KOSOVA VE SIRBİSTAN GERİLİMİ ÜZERİNE

 


Steinbeck, Bitmeyen Kavga kitabını Amerikan büyük buhranı üzerine yazdı. Grameç’te doğmuş bir Arnavut olsaydı, yaşamak için İtalya’ya göçen bir Arnavut’un oğlu asimilasyondan geçirilmiş, Antonio Gramsci (Babası Arnavutluk’tan ve Grameçli olduğuna soyad alarak vurgu yapmış.) adını alıp tarihi, teorik kitaplar da yazabilirdi. 
😉
Herkes kendi ikliminin ve coğrafyasının hamuruyla şekillenmek durumunda kalıyor, şüphesiz.
Bir Arnavut ve bir Sırp da kendi coğrafyasının ve ikliminin devamcısı veya kurbanı denilebilir.
Dünyanın hiçbir bölgesinde bu iki halkın doğru düzgün ilişki kurduklarını duymadım, görmedim. Belki Sovyet hegemonyası zamanı, Başkan Tito ve Enve Hodja’nın hatırına bir iki defa el sıkışmışlardır.
İki halk da silahlara meraklı, kan davası durumu iki halkta da yaygın. Hırsızlık, terör, cinayet, şiddete meyil ve komitacılık iki halkta da hem övünç hem hayatta kalabildikleri zaman güç ve itibar kaynağı durumunda. Bunun tarihsel ve coğrafik etkilerinden kaynaklı. Bizim tarihimizde de buna benzer durumlar vardır.
Türk kültüründe Cengiz Han’a karşı çıkıp isyan eden, özgürlük isteyen, kırmızı bayrak çeken isyankâr Camoka, Anadolu’da dağa çıkan Celaliler, Kürt eşkiyaları, Bedrettinci kabileler, Egeli yörük efeler, sözlü tarihimiz içinde hep romantize edilmemiş midir?
İki kavmin arasındaki kavga ise, Kemal Sunal’ın baş rolünde olduğu Tosun Paşa filmi gibi, Tellioğullları ve Seferoğulları didişmesine benzetilebilir. İsrail ve Filisti halkı kavgasına da benzetilebilir, daha az kanlı ve daha küçük çaplı.
Seçimin yorgunluğu hâlâ üzerimde, işe odaklanmış devam ediyorum. Eren Soydemir, yazıyor, Kosova karıştı minvalinde.
Haber başlıklarına bakınca belediye başkanlarını kabul etmeyen Sırp nüfusu sokak gösterilerine başlamış, belediye binasını işgal etmiş. Daha önce seçimleri beğenmeyip, meclisi basmışlardı. Kosova’daki Sırp nüfus Arnavut nüfusu işgalci olarak görüyor. Türk nüfusunu sömürge günlerinden kalma “kılıç artıkları” hem de “sömürgeci” olarak görürler.
Ortalama zekaya sahip bir Sırp milliyetçisinin diğer adlarıyla affedersiniz faşist Çetnikler, Türk ve diğer müslüman toplumları “kılıç artığı” olarak niteler. Arnavutlar ve Türkler aşağı ulus olarak kabul edilir. Benzerlik rahatsız edici ama deyip sözümüze başlayalım.
Aynı tamlama Türkiyede yaşayan Balkanlı Türk ve müslüman kavimler için seçim öncesinde Türkiye’de adı lazım değil bir siyasi partinin figürü tarafından ifade edildi. Bu “kılıç artığı” olma hali ve bu sözcüğünü kullanan figürasyon; Türkiye’de yaşayan, milliyetçi muhafazakâr kesimlerin yelkenlerini şişiren kimi Balkan göçmeni toplulukları ve Trakya Türkleri tarafından tepki ile karşılanmıştı.
Kosova kavimlerin tartışmalı bölgesidir. Arnavut, Sırp, Türk nüfus karışık ve bir arada yaşar. Bu barış bazen Arnavut bazen de Sırp milliyetçilerinin aralarındaki çatışmalar ve itiş kakışla bozulur. Türkler ise genel manada barışçıl ve bu kavgalara itiş kakışa çok dahil olmayan bir noktadadır. Arnavutlarla din kontenjanından hem akrabalık hem de ibadet bağları vardır. Sırplardan çok Arnavutlara yakındırlar.
Gora Türkleri özellikle (Var evet Gora Türkleri, Cem Yılmaz’ın Gora değil ama.)

Kavganın Arka Planı

Ukrayna’da banderasçı nazi iktidarına karşı başlatılan özel Rusya operasyonunun Balkanlara yansımasını bir şekliyle bekliyordum. Putin önce Bulgaristan’a hemen ardından Sırbistan’a ekonomik ve enerji anlamında destekler sunacağını vaad etti. Bulgaristan’da Sosyalist Cumhurbaşkanı Rumen Radev, Rusya ve Putin ile iyi ilişkiler içinde olsa da Bulgaristan’daki AB yanlısı partiler, bir milyon nüfus bulunan Sofya’da beş bin kişilik eylem düzenleyip Rumen Radev’e uyarı yaptı.
Amerika’nın ve Nato’nun desteğiyle çalışan Ukrayna’daki banderasçı nazi gruplarına karşı operasyon yürüten Rusya ve Putin oligarşisi Balkanlarda Nato’nun koruması altındaki Kosova’da Kosovalı Sırp milliyetçileri, kökten dinci akımlar üzerinden dolaylı bir müdahalede bulunmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Bugünkü bahane belediye başkanları, yarın meclis seçimleri, sonraki gün muhtarlıkları beğenmeyebilir Sırp Çetnikleri. Özcesi olay çıkarmak için Balkanlarda bahane çoktur. Rusya’nın Sırbistan üzerinden müdahil olduğunu düşünebiliriz.

Putin ve Rus oligarşisi Balkanlarda bende varım demektedir. Nato’ya ve Amerika’ya kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla demekte, varlığının etkisini test etmektedir. Ve ayrıca Nato’nun Balkanlardaki egemenliğine illaki bir atak gelecekti, geldi.

Tabi bu devlerin olan itiş kakışında olan yine Kosova’daki kavimlere, figuranlara olacak.
Devir artık benim milliyetçim, senin milliyetçini döver devri. Bir tarafta Rusların ağabeyliğinde Sırp Çetnikler, diğer tarafta Amerikalıların korumasındaki eski haydut şimdinin şoven Arnavut milliyetçi çeteleri.
İki tarafın birbiriyle savaşarak, çitlerle ülkeyi bölerek sorunlarını çözeceğine dair bir eğilim görünmemekte.
Sonuç olarak, siyasal literatüre de giren Balkanlaşma iyi değildir. Halkların her fırsatta ayrı din, dil, mezhep, ulus durumlarını “bahane” ederek, küçük devletlere bölünmesi ya da bölünemeyenlerin de diğerlerini inim inim inletmesi “doğru” değil. Bu bölünmüşlük ve çekişmeler büyük devletlerin hegemonya oyununda piyon olarak rol kapmaya yol açabiliyor.

*Fotoğraf, Akıncı Gazetesi Twitter hesabından alındı.
**Haritalar, Barbara Jelavich’in Balkan Tarihi kitabından alındı.

Yazı, 31.05.2023 tarihinde Gazeteiçerik'te yayımlandı.