YENİDEN BİR BAŞLANGIÇ


 

Bu yazı ak kaşıklar için yazılmadı, hatasız kullar için yazılmadı, yolda yürürken yere düşmemişler için yazılmadı, tüm sınavlarında yüz puan alanlar için yazılmadı, her şeyi bilenler için yazılmadı. Mükemmel beyler, bayanlar bu yazı sizin için değil.
Rahmetli vicdani retçi Tayfun Gönül gençlik yıllarında Anarşizm Ne Değildir diye bir broşür yazmıştı, başlangıç biraz onu andırdı, kusura bakmayın.
Yazı dili çok farklı bir şey, insanlar yazanı yazdığı gibi okumuyor, sözcüklerin değil, kendi o anki psikolojisinin etkisinde ironi arıyor, laf sokma falan gibi yaklaşıyor. Oysa yazan kişi ya da yazar satırları kaleme alırken sadece kendini ifade etmeye çalışıyordur. Kendini ifade edip elindeki aynada gördüklerini sizlerle paylaşıyordur.

Sanatçılar ve devlet adamı olan siyasetçiler arasındaki temel fark, sanatçı kendini görevlendirir, devlet adamı siyasetçi ise seçimle halkın oylarıyla ya da atama yoluyla iş başına geçer. Sanatçı görevi almak için halkın çağrısını beklemez, o zaten çoktan yola çıkmıştır.
Yazıları yazmaya başlarken hep insanı karşıma oturturum, tüm yazıyı tamamladıktan sonra edisyonuna başlamadan önce (kendi hatamı çok da yakalamayı beceremem ama var bir çaba.) kendime şunu sorarım, ben bu yazıyı okur muydum, aradığım neydi, istediğim bu yazı mıydı? Eğer dördünce elek olarak kullandığım bu sorudan o yazı olumlu yanıt alamazsam, devam etmem.

Cuma günü (dün) çalıştığım şehirde, çarşıda işlerimizi halletmek için merkeze gittik. Şehrin içinden akan derenin yanındaki 1951 yılından beri açık duvarlarının boyası geçmiş, içinde birkaç ihtiyarın oturduğu kahveye girdik. Yanımdaki arkadaşıma bianen beni tanımasalar bile hemen selam kelam etmeye başladık. Bazen bizimle bazen kendi aralarında konuşuyorlardı, hayatın hızına karşı garip bir hınç, yaşamın kıyısına gelmenin kızgınlığı, daha ne yaşadık ki ne çabuk bugünlere geldik sitemi vardı, bir yandan bizimle mutlulukla sohbet ediyorlardı.

Hoca minareden selayı okumaya başladı, kahve birden sessizleşti, açık pencerelerden hocanın selası, sesi kahveye doldu. Ölenin adı okunduktan sonra kaldığımız yerden devam ettik. İhtiyarlardan biri selayı iyi okuyamıyor hoca, dinlerken canım sıkılıyor, daha makami daha içten okumalı dedi. O da farkında demek ki eskinin kıymeti beter olan yeni geldiğinde ortaya çıkıyor. Onun zamanlarına geldiğimizde acaba biz daha ne kadar başka şeylere rıza göstereceğiz?
Hayat bu işte, bir varmış bir yokmuş, aradaki kalan süre ise bize kalmış.

Dün DSP’nin selasını okudu bazı yöneticileri. Daha makami daha içten okunabilirdi. Bahaneye gerek yok aslında, paraya sıkışık durumdaydık yaptık deseler mesela.
Kızgınlıkla yazmıyorum bunları aman.

Eleştiri hiç değil, insan bazen kırk yıl boyunca yaptığı çabaların boşa çıkmasını kabullenemeyip bilerek inkara devam ediyor olabilir.
Ölmüş bir ruhu parça parça satarak işportacı gibi yaşamak, bilmiyorum, bana göre değil, benimkisi ölenin arkasından bir iki güzel söz söyleme gayreti.
Katile haklısın mı diyeyim, ne diyeyim! Katil en azından çıkıp demeli, evet zavallıyı ben vurdum! Siz inanmış insanların gözünün içine baka baka biz geçmişi metre metre, santim santim satan işportacılar olduk derseniz, yani bu satırları da biri çıkar yazar.
21 yaşındayken babamı kaybettiğimde bir cümle kurdum. Düştüğüm yerden kalkmamı istemeyen, yetimliğimi de fırsata çevirmek isteyen hasta ruhlu acayip kafalılar tarafından kesildi biçildi, kendi istedikleri kıvama getirildi.
Cümle şuydu: YENİDEN BİR BAŞLANGIÇ için babamın kitapları bana yeter. Bundan önceki yazıda KORKMA ise dedik, yeniden başlangıçlar için her zaman bir iyi niyet ve saflık noktası arınma noktası belirlenip oradan tekrar yola koyulabilirsiniz.

Yaşamak için hayatınızın saatlerini satabilirsiniz, emeğinizi, bilginizi, okulda ya da atölyelerde idrak veya ezber ile öğrendiklerinizi, fazladan istif olan eşyalarınızı, elde para edecek bir şey kalmayınca anılarınızı belki, çok sıkıştıysanız biraz da geçmişinizi.

Kahveye girdiğinizde gözünüzün içine bakan ihtiyarların, sokakta başı yere bükük gezen gençlerin geleceklerini satmayın, gerisi hallolur.

KORKMADAN, YENİDEN BİR BAŞLANGIÇ için yahu yıllardır neredesin diye yapılan sitemleri duymayıp, yalnız bırakılmışlıkları, düşmüşlükleri hepsini sessizlikle karşılayıp, canavarlarla, halkımız arasına set olup umudu, güveni, huzuru büyütelim. Ne gerekiyorsa, nasıl olacaksa.
İzmir/Bornova 08.04.2023

Yazı, 08.04.2023 tarihinde Gazeteiçerik'te yayımlandı.